Corana Günlerin Getirdikleri
1- Corana virüsü neleri değiştirdi
Kod adı: Covid – 19 (Corana Virüsü)
- İlk çıkış tarihi: 2003 (Sars Virüsü)
- İlk defa insanlarda görülmesi: Eylül 2012 Suudi Arabistan (MERSCoV- Middle East Respiratory Syndrome Coronavirus)
- Etiyolojisi bilinmeyen virüsün görülmesi: 31 Aralık 2019 Vuhan – Çin
- Yeni tip Virüsün keşfedilmesi: 7 Ocak 2020, COVİD – 19V (2019-nCoV Hastalığı)
- Virüsten dolayı ilk hayatını kaybetme: 9 Ocak 2020
- Yaygınlaşması: 3 ay için 100’ün üstünde ülkede yüzbinlerce kişiye bulaştı ve binlerce kişi bu virüsünden dolayı hayatını kaybetti.
- Etkileri: Uluslararası dolaşım kısıtlandı ve durduruldu, Fuar, sergi ve toplantılar durduruldu, Okullarda (ilk- orta – lise ve üniversite) eğitim tatil edildi, FIFA, NBA iptal edildi. Fabrikalar ve tüm üretim yerlerinde ciddi denetim ve kısıtlamalar getirildi. Hayalet şehirler oluşmaya başladı. Talepler çoğaldığından ürün ve hizmet ücretleri ciddi oranda arttı.
Corana virüsünden dolayı sağlığımız ve sevdiklerimizin sağlığı için oluşturulan kampanyalardan dolayı sosyal yaşantımızı ev içine entegre ettik. Bu durum doğal olarak birçok kısıtlamaları ve dolayısıyla psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve politik yeni yaşam modellerini beraberinde getirdi.
Corana virüsü salgınından sonra şunu çok iyi anladık ki hangi ülkede yaşadığımızın hiçbir önemi yok. Dünya bizim evimiz ve insanoğlunun yaptığı herhangi bir yanlış çok uzaklardaki farklı sınıflardaki kişileri de derinden etkileyebiliyor.
Yüz yıllardan beri yaşamak için bize dayatılan ve yapılmadığında ayrımcılık, dışlanma, tutuklanma gibi cezaları içinde barındırın birçok ritüel, gelenek, inanış, yaklaşım gözle görünmeyen bu virüsle birlikte yıkılmaya başladı. Yapılmadığında da bir şey olmadığını görmeye başladık. Virüs ile geçirdiğimiz bu birkaç ay içinde unuttuğumuz iki şeyi hatırlamak zorunda kaldık. Kendi ve sevdiklerimizin sağlığı ve sosyal iletişimin önemi. Halbuki çok uzağa gitmeden birkaç ay önce bunları çok da ciddiye almıyorduk varsa yoksa, tüketmek, karşımızdaki kişi anlamamak, dogmatik yaklaşmak, çalışmaya odaklanmak, para biriktirmek ve karşımızdaki kişileri yaralamak, işkence yapmak ve yok etmek, susmak… Tabi ki burada yazdıklarımı hepimiz yapıyoruz demiyorum ama bu zaman diliminde bu dünyada hala savaşlar oluyor, kadınlarımıza tecavüz ediliyor, hastalıklarda ilaç bulamadığı, temiz su bulamadığı ve yemek bulamadığı için çocuklar, aileler ölüyorsa, çalıştığı iş yerinden haksız yere atılıyor veya dil, din, mezhep ayrımcılığından dolayı sürgün edilip veya öldürülüyorsa bu dış dünyanın değil bizlerin yaptığı veya yapıldığında yeteri kadar ses çıkartmamasından kaynaklı olduğunu görmeye başladık.
Sorun Corana virüsün çıkmasından daha çok tüm dünyadaki yetersiz sağlık sistemine bağlı sağlık çalışanlarının çalışma koşulları, bilime verilmesi gereken değerin verilmemesi ve insan ilişkilerindeki çıkar iletişimi. İşte bu 3 ana unsurun ihmal edilmesi bizi bu virüsle mücadele etmekte zayıflattı ve sevdiklerimizin canına, sağlığımızın, kariyerimizin ve ekonomik olarak dibe vurulmasına yol açtı. Şunu gördük ki bankadaki paramız değil hastanede çalışan doktor, hemşire ve sağlık çalışanları bizi kurtarıyor. Büyük büyük plazalar değil, dayanışma kültürüne dayalı organik tarım, temiz su ve bol oksijen bizim immün sistemini koruyor ve virüslere karşı dayanıklı hale getiriyor. Büyük büyük kariyerler ve iş başarılarımız değil evdeki eşimiz, annemiz, babamız, kardeşlerimiz, çocuklarımız ve sevdiklerimizin sağlığı ile mutlu oluyor veya endişeleniyoruz. Kısacası birbirimizi kandırmak, yok etmek, ihmal etmekle o kadar uzun yıllardan beri uğraşıyoruz ki birbirimizi sevmenin, anlamanın, empati kurmanın ve beraberce yaşamanın ne demek olduğunu unutmuşuz.
Şimdi evdeyiz, bazılarımız tek başına, bazılarımız çekirdek ailesiyle bazılarımız büyük ailesi veya ev arkadaşları ile birlikte. Hiç konuşmadığımız kadar konuşmak ve iletişime geçmediğimiz kadar iletişime geçiyoruz. Corana virüs günlerin başındayız ve birçoğumuz çok sıkıldı, bunaldı ve hatta aile içi tartışmalar hiç olmadığı kadar alevlendi.
Yalnızca 2 haftadır beraberiz, iki haftadan beri düşman ile değil ya “kendimizle” ya da “ailemizle, sevdiklerimizle” beraberiz. Yıllardan beri yaşadığımız kişilerle ne oldu da 2 hafta içinde öfke nöbetleri geçirecek kadar sıkıntıya girdik? Bu konun birçok sosyolojik ve psikolojik açıklaması olacaktır ben birine değinmek isterim. Çünkü yıllardan beri aslında kendimizi ve ailemizi bir şekilde kaçamak cevaplarla kandırıyoruz daha doğrusu kendimiz ve ailemizle doğru iletişime geçmediğimizi fark etmeye başladık. Çalışmayı sığınacak liman aileyi ise mecburi yapılması gereken işler listesine aldığımızdan şu andaki süreç gerçekten çileli bir hal almaya başladı.
Daha şimdiden birçok kişi bize ve diğer terapi merkezlerine başvurarak ailesi ile büyük sorunlar yaşadığını, stresi yönetemediğini, panik atak olduğunu, öfke krizleri geçirdiğini, takıntı ve korkularının artığını söylüyor. Corana virüsü yalnızca fiziksel rahatsızlığımızı değil sosyal ve psikolojik ilişkilerimizi, karar verme yeteneğimizi de derinden negatif etkilemekte.
En çok yaşanan kaygıların başında ne yapılacağını bilememe, yarınlara dair belirsizlik ve ekonomik olarak çöküş. Dün birbirimize bir şeyler satarak, pazarlayarak veya zaman zaman kandırarak yaşadık bugün bunun geçerli olmadığını görüyoruz. Gün dayanışma, birbirimizi anlama ve arınma günü olduğunu düşünüyorum.
Yarınki ve sonraki yazılarım: “Corana virüsün psikolojik etkileri ve korunma yöntemleri” (Corana virüsten korunmak için sığındığımız evde yaşadığımız kaygı, korku ve takıntılardan nasıl daha az etkileniriz ve süreci daha sağlıklı atlatırız.)